Buğdayın önemi: Buğday ürününden elde edilen un, bulgur, makarna, nişasta insan beslenmesinde;
buğday bitkisinin sapları ise kâğıt-karton sanayinde ve hayvan beslenmesinde kullanılmaktadır. Bu
nedenle gerek Dünya’da gerekse ülkemizde özellikle buğday üretiminde herhangi bir nedenle azalma
olduğunda ekmek fiyatları veya undan yapılan gıda maddelerinin fiyatları yükselerek doğrudan her
kesimi etkilemektedir. Her ülkenin buğday yönünden kendine yeterli olması ve stoklarında yeterince
buğday ürünü bulundurması stratejik bir önem arz etmektedir.
Türkiye Buğday Verim Ortalamamızı Yükseltebiliriz
- Dünyada 2011 yılında yaklaşık 221.1 milyon ha buğday ekim alanından 704 milyon ton ürün elde edilmiş, ortalama verim ise 315 kg/da olarak belirtilmiştir.
- Türkiye’nin buğday üretimi 2016 yılında 20.600.000 ton iken 2017 yılında %4,4 artışla 21.500.000 ton olmuştur. Türkiye’de ortalama buğday verimi (Kuru+Sulu) 277 kg/dekardır.
- Türkiye, buğday ekim alanında dünyanın 9’uncu, üretimde 10’uncu iken, verimde 61’inci sırada bulunuyor.
- Türkiye’nin buğday verimi yıllar itibariyle yükselme kaydetmesine rağmen, verim ortalaması maalesef dünya verim ortalamasının altındadır.
- Gelişmekte olan ülkelerde geçmişte olduğu gibi günümüzde de üretim artışındaki asıl konu birim alandaki verim artışıdır. Günümüzde verim bakımından ülkeler arasında çok büyük farklılıklar bulunmaktadır. Bununda en önemli sebeplerden biri ülkeler arasında ekolojik koşulların çok farklı olmasından kaynaklanmaktadır.
- Dekar başına buğday verimi, çok iyi yağış alan Yeni Zelanda’da 892 kg /da, Hollanda’da 858, Belçika’da 833, Fransa’da 760, Danimarka’da 740, Almanya’da 732 kilogramı buluyor.
- Buğdayda daha çok kuru tarım yapılan Türkiye ile benzer iklim koşullarına sahip İtalya’da verimin 413 kg/da, Arnavutluk’ta 411kg/da, Lübnan’da 394 kg/da, Bulgaristan’da 376 kilogramı bulduğu göz önüne alındığında verimin önemli ölçüde artırılabileceği de görülüyor.
- Tonu 200$ civarında olduğunu hesap edersek yaklaşık 21.5000.000 ton buğday 4,3 milyar $ ülkemiz ekonomisine katkı sağlamaktadır. Ülke verim ortalamamızı 277 kg/da, dünya verim ortalaması 315 kg/da ulaşmamız için en az %13 daha verim artışına ihtiyacımız vardır. Buda 2017 verilerine göre 21.500.000 tondan 24.300.000 tona ulaşmak demek 560 bin $ ekstradan ülke ekonomimize kazandırmak demektir. Lübnan verim ortalamasını yakalamamız şartlarında ülkemize 1.8 milyar dolar kazandıracağımızı unutmamalıyız.
Buğdayda Yüksek Verim Almak İçin Ne Yapılması Gerekiyor.
Verim, bitkinin genetik potansiyeli, çevre faktörleri ve yetiştirme tekniklerinin birlikte etkileri sonucu ortaya çıkmaktadır. Örneğin, farklı gübreleme dozları yıl içindeki yağışın dağılımı ve yetiştirme periyodundaki sıcaklık ile genotip, uygulama zamanı, hastalık ve zararlılarla mücadele gibi faktörler verim ve kaliteyi etkiler. Daha önce bu konuda yapılan çalışmalar da verim ve kalitenin kullanılan çeşide, bölgenin ekolojik yapısına ve uygulanan kültürel işlemlere göre değiştiğini göstermektedir. Kıraç alanlarda sulama dışında yapacağımız kültürel uygulamalarla da verimimizi artırabiliriz. Verimi artırmanın temel başlıkları,
- Yüksek verimli ve bölgeye uygun sertifikalı çeşit seçimi.
- İdeal birim alandaki bitki sayısını yakalamak (intaş).
- Hastalık ve zararlılarla mücadele.
- Yabancı ot kontrolü.
- İdeal gübreleme
- Düzenli sulama ve iklim
Birim alandaki ideal bitki sayısı (intaş)
İdeal bitki sayısı için, iyi bir tohum yatağı hazırlanmalı ve tarla tesviyesi iyi olmalı.
Hangi bitki olursa olsun iyi bir verim almak için birim alandaki bitki sayısını ideal seviyede
olması gerekiyor. Yüksek verimde buğday almak için sulu alanlarda metrekarede ideal bitki
sayısı 550-600 civarında olması gerekiyor. Kıraç alanlarda ise ideal metrekaredeki bitki sayısı
350-400 bitki çıkışını sağlayabilirsek verimdeki ikinci basamağı başarmış olacağız. (Bu
rakamlar çeşittin kardeşlenme özelliğine göre değişebilir)
Bu rakamları yakalamamız için toprakta kaymak tabakasının önüne geçebilmemiz
gerekiyor. Ekim sonrası veya öncesi topraklarımıza organik madde veya metalik kükürt
vermemiz bize ek maliyet gibi gözükse de çok büyük avantajlar kazandıracaktır.
Dekara Ne kadar Tohum Kullanacağız?
Çiftçimiz dekara ne kadar tohum atacağını hesaplayabilmesi için, kullanacağı tohumluğun bin
dane ağırlığı ve çimlenme oranını bilmesi gerekiyor.
Sertifikalı tohum dahi olsa %100 çimlenme göstermesi çok zordur. Genel de çimlenme %90
hesap edilmeli
Birim alanında istenilen başak sayısı bölgenin vejetasyon döneminde düşecek yağış miktarı ile
orantılı olması gerekiyor. Sulu alanlarımızda 600 bitki çıkışını sağlamak ve birde kardeş başak
başağın da 20 dane oluşması durumunda bin dane ağırlığımız 35 gr hesap edersek dekardan
1050 kg alabiliriz. Konya bölgesinde organik maddesi yüksek tarlalrda (hayvan gübresi veya
yonca yerinde )bu rakamları alabilen çiftçilerimiz vardır. Yüksek verim sadece intaşı ile
oluşmaz diğer unsurlarımız gübreleme, sulama ve bitki koruma unsurlarına da kısaca
değineceğim.
Çok sık ekimini dezavantajları:
Çiftçilerimiz birim alanda istenilen tohum sayısını yakalamak için atsa dahi
- Tohum israfı artar maliyetler artar.
- Sık ekimlerdeki yatma riski artar.
- Kalitenin düşmesine ve hastalık etmenlerinin artmasına sebep olur.
- Başak çıkartma döneminde ki kuraklık, sık ekimlerde cılız ve verimin düşmesini tetikler.
Verimin artırılması, ıslah çalışmaları ve uygulanacak kültürel metotlara bağlı bulunmaktadır. Verimi
artıracak kültürel önlemler arasında üretim bölgelerine göre dekara atılacak gübreler ve özellikle
gübre formu ve miktarı önemli uygulamalardan birini oluşturmaktadır.
GÜBRELEME
Dünyanın önde gelen buğday üreticilerinden Türkiye’nin, verim konusunda da aynı başarıyı
yakalaması için doğru ve etkin bitki besleme faaliyetleri oldukça kritik bir yere sahip. Etkin ve dengeli
bir gübreleme, hem ülkeye hem de üreticinin cebine kâr olarak dönüyor. Gerekli kültürel önlemler
alındığında ve uygun bir gübreleme programı ile verimde yüzde 40 ila yüzde 100 arasında bir artış
sağlanabiliyor.
Doğru takvime dikkat!
Gübrelemenin ilk ayağını iklim ve toprak şartları gözetilerek bir programın çizilmesi oluşturuyor.
Organik madde ve besin elementleri yönünden fakir olan toprakların belirlenmesinin ardından, iklim
koşullarına dikkat ederek gübreleme yapılması şart. Çünkü kışlık buğdayda ve tahıllarda sonbaharda
çimlenmeden sonra iklime bağlı olarak uzunca bir süre gelişme çok yavaş olduğu gibi, besin
elementleri alımı da azalıyor. İlkbahara gelindiğinde ise durum tersi bir seyir izliyor. Besin elementleri
alımı deyim yerindeyse tavan yapıyor. Başak oluşumu döneminin sonuyla birlikte ise besin elementi alımı tekrar azalıyor. Buğdaydan yüksek verim almak isteyen üreticilerin bu düzeni her zaman göz
önünde tutmasında fayda var.
Azot: kullanım zamanı verim komponentlerini ve tane kalitesini farklı şekillerde etkileyebilmektedir.
Toprakta nemin yeterli olması durumunda başaklanma döneminden önce uygulanan azotun, verim
ve kalite özelliklerinden tane verimini ve protein oranını arttırdığı görülmüştür.
Yağışı az olan yörelerde sulama yapılmaksızın yapılan yetiştiricilikle üst gübresi bir defada, yağışı
yeterli olan veya sulama yapılan yörelerde üst gübreleme iki defada yapılmalıdır. Yağış veya sulama
durumuna göre verilecek üst gübre (azotlu) miktarı değişmektedir.
DİKKAT !
- Yağışı yeterli olan yörelerde bazı yıllar ilkbahar başlangıç yağışları az olabilir, bu durumda ikinci üst gübre miktarı azaltılmalıdır. Azaltılmaması durumunda fazla azottan dolayı bitkinin su tüketimi artar ve topraktaki su miktarı kısa sürede tükenir ve buğdayda YANMA dediğimiz olay meydana gelir.
- Yağışı yeterli olan yörelerde dekardan fazla ürün alınması düşüncesi ile gereğinden fazla azotlu gübre kullanımı bitkinin YATMA ‘sına neden olur ve PAS gibi hastalık etmenlerinin zarar derecesini arttırabilir.
- Yağış rejiminin düşük olan bölgelerimizde yeni nesil organik Azot bileşiği olan TRIAZONE kullanılması Türk tarımına çok katkı sağlayacaktır. Triazone hem kontrollü salınması, hem de yapraklarda yakmaması sebebiyle kardeşlenme zamanı ot ilacı ile uygulanmasında bitkiye güç verecektir.
Fosfor : ülkemizde yıllardan beri Fosfor uygulaması bir defa tabana olmak üzere koşullandırılmıştır.
Fosforun toprakta hareketsizliği ve kirece bağlanması hala araştırmaları devam etmektedir. Ekim
ayında uygulanan fosfor, bitkinin en çok ihtiyacı olduğu dönem nisan ve mayıs ayına kadar etkisi
tartışmaya açıktır. Özellikle başaktaki dane sayısını belirleyen temel unsurlardan biri fosfor ise
mutlaka ot ilacı döneminde klor içermeyen süper fosforik kaynaklı gübreler kullanılması gerekir.
Çinko: hücre gelişimindeki foksiyoner etkisi nedeniyle yeni oluşan yaprak ve çiçek gözlerinin
gelişmesini, döllenme ve tutma oranını artırmasını, köklerin uzamasını, sürgün gelişimini sağlar.
ülkemiz toprakları çinko yönüyle